Güzel Mesajlar
Sayfa İçeriği: Güzel Mesajlar Aşk, Güzel Mesajlar Kısa, Güzel Mesajlar Damar, Güzel Mesajlar Anlamlı, Güzel Mesajlar Yeni, Güzel Mesajlar Sevgiliye
En güzel sözlerin sitesinde bu güzel sayfada sizler için harika mesajlar hazırladık. Sevdiğinize whatsapptan atabileceğiniz güzel aşk mesajları. Bu sayfada yer alan bu güzel mesajları facebook ya da twitterdan paylaşabilirsiniz.
EN GÜZEL MESAJLARManşet: Gözüm gözüne değmeden yazdığım şiirlerim melal. Varsın değmesin razıyım ey yâr böylesi daha helal!
Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu.
Kalbe kan pompalamaktan başka görev verince saçmalıyor…
Adam gibi sevenin aldığı ödüldür yalnızlık.
Kiminle güldüğünü unutabilirsin; ama kiminle ağladığını asla.
Gidişin hüzünlü gözlerimde, acısı yüreğimde kaldı.
Alıp başımı gidesim var da aklımdakileri valize sığdıramıyorum.
Açtığın yaralara zaman ve dua sürdüm bekliyorum.
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki.
Ben senin mutluluğunu istiyorum dedi ve aldı gitti.
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür.
Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?
Seni affedecek kadar olgunum ama tekrar güvenecek kadar aptal değilim.
Nasıl oluyor da vakit bir türlü geçmezken yıllar, hayatlar geçiyor.
‘O kadarını da yapmaz’ diye düşündüğüm herkes, tam olarak o kadarını yaptı.
Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.
Tutamayacağın sözleri verdiğin kalpte, tutunamayacağını da hesap etmeliydin.
“İlahi sen” dedi, “ömürsün”. “Estağfirullah” dedim, “ömrümsün”.
Gidiyorum hayatından, gözlerinin buğusunu, yüreğinin kokusunu aldım gidiyorum.
Aklında bulunsun sevgilim; sen beni kandırmadın, ben inanmayı seçtim.
Ne zaman pişman olursun biliyor musun? Yarım bıraktığını, başkası tamamladığında.
Gamzelendi gönül yine devası ah’tır. Gönlü mahzun olanın dostu Allah’tır.
Veren de o alan da o, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek.
Önce vardın, hiç kimseye benzemiyordun. Şimdi yoksun, herkes gibi oldun.
Ölmek sorun değil de hani bir gün mezarıma gelirsin de kalkıp sarılamamak koyar bana.
Sen gittin artık yoksun ve boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanamayacağız ki.
Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
Şimdi söndü ışık sustu dudağımdaki sen çalan ıslık. Dünya ahiret acımsın artık.
Tek pişmanlığım kelimelerimi bile hak etmeyen insanlara, saatlerce cümleler kurmaktır.
Kalbini kırıyor diye üzülme! Belki de hak etmediği yerden çıkmaya çalışıyordur.
Ne cenneti merak ediyorum ne de cehennemi. Çünkü ben annemi gülerken de gördüm ağlarken de…
Ey yalnızlık nikâh mı kıydın bana. Helalimmişsin gibi her gece giriyorsun koynuma.
Üstüne basarak söylemiştim seni seviyorum diye. Sen ise üstüme basa basa gitmeyi tercih ettin.
Sen yeter ki içinden de olsa bir seni seviyorum de; benim kulaklarım çınlasın kâfi.
Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak istersen, nabzına değil onuruna bak, duruyorsa yaşıyordu!
Bazen diyorum ki ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin…
Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir.
Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz.
Unutulanlar unutanları asla unutmazmış. Sanırım mutluluk beni unuttu çünkü ben onu hiç unutamıyorum.
Keşke çocukken fazla mutlu olmayıp birazını da bu zamanlara saklasaydım. Lazım oluyor arada.
Yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim. Ve biliyor musun gölgeni bile çok özledim.
İnsanın en büyük hatası sevmek değil, sevmeye layık olmayan birinden sevilmeyi beklemektir.
İnsanı en çok üzen şey; ummadıkları kişiler adam olurken, adam sandıklarının insan bile olamamış olmasıdır.
Ya hatalarınla yüzleşir ya da hatalarınla yüzsüzleşirsin. Cahil olmak ayrı, pislik olmak ayrıdır.
Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.
Her şey gelip geçici ey gönül. Bak, az önce aldığın nefes bile geldi geçti. Sen baki olana razı ol.
Baktım sana kızgın değilim, kırgın değilim, dargın değilim… Kısacası artık ben sana “hiçbir şey” değilim.
“Her şey çok güzel olacak” masalı yerine, “Kötü şeyler de olacak ama yanında olacağım” samimiyetini seviyorum.
Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.
Aramayacaksın kimseyi, olması gerekenler zaten yanında. Ve yanında olmayıp gidenler; ne aklında olmalı ne umrunda.
Aşkları da ayakkabılarınız kadar itinayla seçmezseniz, tıpkı ayağınızda olduğu gibi yüreğinizde de nasır oluşabilir…
İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme, duydukları senin sesin, fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir.
Beni ya sev ya da sevme. Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok.
Geçer elbet efendim… Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer ama mutlaka geçer…
Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.
Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda, ardımda bir yürek yükü rüzgâr. Ne zaman sevmeye koyulsam, doğrulup çoğaldı ayrılıklar.
Küçükken annem, yerde ekmek görünce: yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?
Bir gün herkes gider mi acaba? “Evet, sen kalbinde büyüttükçe, onlar da büyürler ve sığamayacaklarını anlayınca giderler.”
Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey, değmeyenlere yüreğimin değmiş olmasıdır!
Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu… Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.
Öleceğiz bir gün, gömecekler. Bir kaç gün övecekler, sonra kalan malını bölecekler. Hatta memnun kalmayıp üstüne birde sövecekler.
Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde; sakın vazgeçme! İşte orası kaderinin değişeceği noktadır.
Bir yandan hiç hatırlamamak üzere unutmak istersin, bir yandan da bu dünyada seni ondan başkasının mutlu edemeyeceğini bilirsin.
Bana bir günün 24 saat, bir saatin 60 dakika ve bir dakikanın 60 saniye olduğu öğretildi ama sensiz geçen bir saniyenin sonsuzluk kadar uzun olduğu öğretilmedi.
Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum… Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı. Az zamana çok şey sığdırmamız gerekiyordu. Ben de sadece gözlerinin içine bakıp sustum… Sen duydun mu, sustukları mı?
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…